ÇATALHÖYÜK 1999 ARCHIVE REPORT
Giriş: Çatalhöyük 1999
Ian Hodder
Giriş
Çatalhöyük 1 Nisan 1999dan itibaren 6 ay boyunca kazıldı (Figür 1, Figür 4). Bu uzun dönem, aşağı tabakalardaki olası tahribatı değerlendirme ihtiyacından doğdu. Tabansuyu düzeyinin, 1980lerden itibaren, yerleşim çevresinde ve yerleşimin altında , dramatik bir biçimde azalmaktadır. Bu durum alt tabakalardaki kalıntıların kurumasına yol açmaktadır. Organik kalıntılar (ağaç, sepet, dokuma v.s.) bu tabakalarda korunabilirmi? Yerleşimin maruz kaldığı bu tehdidi değerlendirerek, en alt tabakaları araştırma şansıda sağlanmış oldu. Çatalhöyükte yaşam yerleşim başladığında nasıldı?
Bu soruları yanıtlamak amacıyla 20 İngiliz, Türk ve uluslararası profesyoneller, Nisandan Eylüle kadar çalışmalarını sürdürdüler. Ekip daha çok , 6mden başlananan ve tabana kadar ulaşılan , Güney alanındakı derin sondaj üzerinde yoğunlaştı (Figür 2). Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında BACh ekibi kuzey alanında Bina 3 üzerinde , ve yerleşimin dışındaki alanda KOPAL ekibi geniş bir açmada çalışmalarını sürdüdüler. Yüzey araştırması ekibi de Douglas Baird başkanlığında yaz ayları boyunca bize katıldı.
Bununla birlikte 1999 çalışmalarımız Ağustos depreminden oldukça etkilendi. Alandaki çalışmaya fiziksel bir etkisi olmamasına rağmen, duygusal şok çok şiddetli idi. Bazı kazı üyeleri en çok hasar gören yerlerde çalışmalara katılmaya gittiler. Bu kişilerden biri olan Başak Boza proje tarafından depremzedeler ve yardım ekipleri için toplanan $1000 bağışı organize ettiği için kazı ekibi adına teşekkür ediyorum. Bir takım halka yönelik aktiviteler, örneğin basın günü iptal edildi.
Kazı
Güney alanındaki derin sondajda kazı devam ederken (Figür 4, Figür13), birkaç evle karşı karşıya geldik. (Figür 10, Figür11). Detaylı araştırmalar Tabaka IX, Bina 17 (Figür 15). 1960li yıllardaki kazılarda, daha sonraki evrelerde, bu Bina 17, James mellart tarafından tapınak 10 olaraktan tanımlanmıştır. Tabaka VI Tapınak 10, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde yeniden yapılandırılan alandır. Bu binanın VIII. Tabakasında 1999da yapılan kazıda çok sayıda gömü mezara rastlanmıştır. Bunlar arasında birtakım özel gömü mezarlar mevcuttur bu durum, Tapınak 10 olaraktan yeniden yapılandırılmadan önce, bu binanın önemini vurguluyor. Bu mezar gömülerden biri (Figür 5) halhal ve bilezikleriyle birlikte bulunan bir bebek gömüsü idi. Diğer bebekler ise özel bir tür yabani ottan yapılmış olan sepetlerin içinde gömülü olarak bulundu. Bu sepetler , baharın bitişini gösteren bitkilerin çiçek veren kısımlarından yapılmıştır. Yetişkin mezarı olan başka bir gömü mezarda ise, ölünün üstü baykuş kalıntıları ile örtülmüş olarak bulundu- belki de baykuşun gece aktiviteleriyle ilgili olarak, ölümle bağlantıları özel simbolik anlamı vardı. Daha sonrakı gömü mezar ise (Figür 6), bacakları birbirinden ayrı durumda ve göğüsünün üzerinde kamıştan yapılmış bir mat ile çitlenbik ağaçından bir tahta parçasının kalıntıları bulunan bir adama aittir. Başi gövdesinden ayrılmış biçimdedir ve boynunda kesim izleri bulunmuştur. Bedenden ayrılan baş, Çatalhöyük sanatında betimlenmiştir.
Bina 17nin tabanlarında (Tabaka IX) birkaç platform bulduk. (Figür 15). Farklı platformlarda, farklı aktiviteler yer almıştır. Tabanın, güneydoğu köşesindeki alçak kısmı, ocağın yer alması ve tabanın süpürülmesi sebepleriyle, evin kirli kısmını oluşturmaktadır. Fkat bu ocağın üstündeki alanda Çatalhöyüğün en büyük figürinlerinden biri yer almaktadır (Figür 56). Dığer platformlar güneybatı ve kuzeydoğu köşesindeki silolar ve ocakların yakınında bile olsa, diğerlerine göre daha temiz olarak bulunmuştur. Kuşak halinde kırmızı duvar boyası ve silinmiş kenar sıvalı duvarın alt kısımları boyunca devam ettiği görüldü. Çatıyı destekleyen direklerin izlerini bulmak amacıyla tabandaki geniş çukurlar kazıldı.
Ocak yerlerinin bulunduğu ve obsidyen yongalama ve kemik boncuk yapımı gibi günlük işlerin devam ettiği başka binalar (Tabaka IX ve Xdaki Bina 16/18 ve 22/23) da bulunmuştur. Farklı binalarda, üretimde farklı uzmanlaşmalar gözlenmektedir, fakat çoğu binada görülen güney kısımdaki kirli tabanlardaki ocak alanlarına bağlı olaraktan obsidyen yongalama işleminin ve depolamanın benzerlik göstermesidir. Bina 2nin (Level IX) kuzeydoğu köşesinde geometric şekilli duvar boyası izleri görülmüştür (Figür 7). Böylelikle sembolizmin ve ritüellerin büyük ölçüde ve karmaşık veya küçük çapta ve basit olaraktan bütün binalarda günlükaktiviteler kadar yer aldığını görebiliriz.
Bina 16/18 ve 22/23un alt tabakalarını kazdığımızda, Tabaka XI ve XIIde batıya doğru bulunan bir bina ile birlikte, ev aktivitelerinin yer alamadığı fakat muhtemelen çatısı bulunan bir yapı ile karşılaştık.Aynı zamana ait çevredeki binalarda muhtemelen koyun ve keçi olan otçul hayvanların barındığı, ahır izleri gösteren tabakalara rastlanmıştır. Hayvanları barındırmak için kullanılan bu alanda, hayvan dışkısı kalıntılarına rastlanmıştır. Açıkça görülüyor ki, bu alan evlerin dşındadır ve döküntü ve ev dışı aktiviteler için kullanılmıştır. Örneğin, yanmış kireç tabakası kalıntıları- bu yörede bulunan marn (pekmez toprağı)ın taban sıvası oluşturmak için yüksek ısıya maruz kalmış biçimidir.
Bu erken XII. Tabaka öncesi seviyelerde, hiç çanak-çömleğe rastlanmamış ve elde edilen radyokarbon ölçümü sonuçlarına göre M.Ö. 7500lere tarihlenmiştir. Bu erken tabakalarda çanak çömleğe rastlanmamasının dışında diğer tabakalarla olan farklılık, geometrik şekilli kil-toplarla, obsidyende mikrolit teknolojisinin görülmesi ile ve geniş hayvankemikleri ve faunadaki çeşitlenme ile kendini gösterir.Botanik kalıntılardaki farklılaşma ise daha çok bulunan meyve çekirdekleri ve yemiş kabukları ve tahıllar şeklindedir. Boyalı kireç tabakası aynı zamanda, muhtemelen höyüğün ortalarında karmaşık yapıların olduğu gösteriyor.
Kuzeyde açılan geniş açmada (KOPAL, Figür 4) hiçbir binaya rastlanmamış, fakat Harman savurma ve tahıl işleme gibi birtakım aktivitelerin izlerine rastlanmıştır. Bununla beraber, farklı bir faunaya, yerleşimin genelindeki ortalamaya göre daha çok sığır kemiği ile karşılaşıyoruz. Yine erken evrelerde marna kazılmış çukurlar görülür, muhtemelen duvar sıvası için ham madde sağlamak amacıyla yapılmış bir işlemdir. Güney alanındaki yerleşiminde XII. Tabaka öncesindeki farklı şekilli kiltopların burdada bulunmasından dolayı, aynı tarih burası için de önerilmektedir. Alternatif hipotez ise, bu kiltopların yerleşim alanı dışı aktiviteyi gösterdiği üzerinedir, fakat her iki alanda da çanak-çömleğin olmayışı erken bir çanak çömleksiz evreyi işaret eder. KOPAL tabakalanması, yerleşim daha kuru bir everede kurulduğunda, birçok çanak-çömlek alan çevresindeki çok ıslak birikintilerle bağlantılı idi.
Kaliforniya Üniversitesi, Berkeleyden gelen BACH ekibi Bina 3ü (Figür 4, Figür 24) kazmaya devam etti. Ana oda, ocak yerleri ve ocak çukurlari ile bağlantılı olan, bazıları merkezde bazıları bu ana odanın güneyinde bulunan, çeşitli platformlarla bölünmüştür. Kuzeybatıya doğru olan platform kırmızı boya ile çevrelenmiş ve platforma gömülü olaraktan gömü mezarlar bulunmuştur. Aynı zamanda düşmüş şekilde bucrania (büyük vahşi boğaların kafatası ve boynuzları) ve iki insan kafatası bu binanın tabanında bulunmuştur. Baştan başa bu oda çok ayrıntılı ve karmaşık yapılı bir yerdir. Olasılıkla depolama ve diğer aktiviteler için bir bölme duvar uzun odayı bölmüş.
Ziyaretçiler için Çatalhöyükü çekici hale getirmede gelişme gösterdik. Bina 5 Frank Materonun rehberliğinde korumaya alındı ve Lindsay Falk, David Small ve Arup Istanbulun yardımlarıyla modern bir korunak Bina 5in üzerine yapıldı. Bu korunakta, sergilemede, ziyaretçiler için yapılmış tahta bir zemin ve iyi korunmuş duvarları, ocakları ve depo alanlarının görülebilmesi için bir iskele inşa edilmiştir (Figür 3). Ayrıca Mirjana Stevanovic rehberliğinde aynı ölçülerde, bir Çatalhöyük evinin yenidenyapilandırılması çalışmaları yer almıştır (Figür 58, Figür 59). Bu yıl inşa edilen duvarlara, gelecek yıl eklenecek ocaklar, heykeller ve duvar resimleri ile ziyaretçiler 9000 sene önce bir evde dolaşma ve fikir edinme şansına sahip olabilecekler. Ziyaretçi Merkezinin de sergiye açilmasındaki katkılarından dolayı Orrin Shanee teşekkürler.
Sonuç ve Alanla ilgili Tehdit üzerine Değerlendirme
Proje, 1999un öncelikli amacı olan taban suyundakı alçalma ile ilgili olaraktan arşivleme ve değerlendirmede ve aynı sorunun gelecek yıllar için nasıl olacağını değerlendirmek açısından başarılı idi. KOPAL açmasında, 1997de kaydedildiği halde, 1999da su almış hiçbir organik madde kalıntısına rastlanmamıştır. Organik pseudomorph (muhtemelen suyadoymus) ozamanda suyadoymuş seviyeyi işaret ediyor. Yani, suya doymuş organic kalıntıların kaybı muhtemelen yakın bir tarihe aittir.
Güney alanındaki derin sondajda yapılan mikromorfolojik araştırmalarla tanımlanamayan mineralize olmuş bitki kalıntılarına rastlanmıştır. Fakat bu mineralizasyonun ne zaman meydana geldiği ile ilgili hiçbir kanıt yoktur. Suya doymuş hiçbir makro bitki kalıntısına rastlanmamıştır. Bu, yakın zamandaki yerel su kaybının sonucu değildir, 1999da tepenin tabanı kazılırken, son zamandaki tabansuyundaki düşüşe rağmen, tabandaki tortu ıslak olarak bulunmuştur. Bununla birlikte, kömürleşen bitki kalıntılarının korunması için daha uzun süreli ve kalıcı suyun mevcut olması gerekmektedir. Yine de daha alt tabakalarda veya yerleşim dışındaki toprakta suya doymuş bitki kalıntılarının korunması olasıdır. Yine, bu yüzden mevcut su seviyelerinin kontrol edilmesini ve gözlenmesini öneriyoruz.
Fon ve Alındılar
6 ay boyunca tam profesyonel bir ekiple çalışmak oldukça pahalıya mal olmakta. 1999 kazı sezonunda yarım milyon Amerikan dolarının üzerinde para harcanmıştır. Kaynaklar Ingiltere ve Amerika Araştırma Kurumu Konseylerini içermektedir (Sanat ve Hümaniter Bilimler Kurumu, İngiliz Arkeoloji Enstitüsü, Newton Trostu, Kress Fonu, Dayton fonu, National Geographic, Stanford Üniversitesi). Fakat toplamın yarısı şirketleşmis sponsorlar tarafından sağlanmıştır. Ana sponsorlar: KoçBank, Boeing, Fiat ve Visa. Diğer sponsorlar ise: Shell, GlaxoWellcome, ve İngiliz Havayollaridır. Uzun dönem sponsorları: Merko ve IT sponsoru Koçsistemdir. Diğer destek ise Eczacıbaşı, Arup, Meptur, ve Çatalhöyük Türk Dostları tarafından sağlanmıştır. Ömer Koça da projeye sağladığı çeşitli desteklerden dolayı iyi dileklerimi sunmak isterim. Fon sağlamada World bank yardımcı olmuştur.
Proje Türkiyede Kültür Bakanlığının ve Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ve Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsünün himayesinde gerçekleşmektedir. Hükümet temsilcilerimiz, Osman Ermişler, Recep Okçu, Edip Özgür, Candan Nalbantoğlu, Sema Dayan ve Lütfi Önele de teşekkürü borç bilirim. Ayrıca önemli desteğin de Çumra Belediye Başkanlığı ve Kaymakamlığı tarafından sağlandığını belirtmek isterim